Salı, Haziran 17, 2008

blog tutmak bana göre değil muhtemelen, daha doğrusu sürekli güncellenmesi gerekiyorsa eğer ben o gruba girmiyorum-giremiyorum. hele bir de şu laptop bozuldu, ömür törpüsü olan ama yine de bunu yüzüne karşı haykıramadığım şu alet fazlasıyla bloga yazmamama büyük etken. (her post girişine de bloga yazamıyorum diye yakınmak adetten oldu :) ) sağolsun mantar kurabiye, yoğurtlu brokoli çorbası, patatesli kol böreği, ıspanaklı börek vs birkaç tane de adını unuttuğum tariflerim. kendileri olmasa blog öksüz kalacak :P arkadaşlarımı ayrı tutuyorum bu durumdan tabi :)


pinchie

efendim, bu güzel kız, benim ilk müşterimin, dolayısıyla beni ilk mutlu eden kişinin kızı. :) üzerindeki elbiseyi ben diktim! elbise hakkındaki beğenilerini yazdıktan birkaç gün sonra kızının fotoğraflarını göndermiş bana ve blogumda yayınlayabileceğimi söylemiş. tüm bunlar beni gerçekten mutlu etti, teşekkürler Heather :)


kızlar akşamüstüne doğru bahçeye çıkıyorlar son bir haftadır, beraberinde bir dolu çocuk da çıkıyor. hayali piknikler yapılıyor, çimenlerin üzerinde yuvarlanılıyor vs.. çok mutlular, eve girmek istemiyor canları. dün de bahçedeyken komşunun 6 yaşındaki oğlu da yanlarındaydı, o birşeyler istiyor kızlar bana iletiyor.. tamam oyuncakları aşağı atmak kolay da en son balkondaki kaydırağı isteyince kızları eve çağırdım, gelmek istemediler, size birşey anlatacam deyince geldiler.. çok da üstelemeden, paylaşmak güzeldir ama herşeyi de paylaşmayabilirsiniz, eğer vermek istemiyorsanız hayır diyebilirsiniz, sonra ben sürekli aşağıya birşeyler indiremem, evdeki oyuncaklarınızla oynayacaksanız evde durun, bahçeye çıkmayın vs vs.. aradan iki saniye geçmeden çınar balkona çıktı ve komşunun oğluna seslenmeye başladı ve ben ne anlattıysam bir bir okudu :) defne'ye dedim kardeşini çağır, ona da çemkirdi eser'le birşey konuşuyorum diye, içeride kahkahalarla güldürdü beni.. buna benzer çok komik anlar yaşıyoruz, bu hafızayla aklımda tutmam imkansız ama carrefour'da -hergün olmazsa olmaz- dondurmamızı yerken yine çınar, keşke bizim de aksa dedi bir yandan dondurmasını yalarken, anlamadım tekrarlattırdım, keşke bizim de aksa deyip iç geçirdi, ne aksa dedim, keşke bizim de çeşmelerimizden dondurma aksa! :)

cansel-defne-çınariçinden hediyeler çıktı
geçen ay sonu cansel'in doğumgününü kutladık. gelecekteki tek hayalleri doğumgünü partisi yapmak olan kızlar için unutulmaz bir gündü. sağolsun seldacım herşeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüş, çocukları eğlendirmenin yolunu iyi biliyor.. pasta, dans ve benim ilk kez elmo'nun dünyası cd sinde duyduğum pinyata oyunuyla parti son buldu. pinyata sanırım meksika geleneği, oyuncak formu verilmiş bir kübü çocuklar gözleri kapalıyken sopayla kırmaya çalışıyor ve en son pinyata patlayınca içinden çıkan oyuncaklar kapışılıyor..
NİCE YILLARA CANSEL'CİĞİM..


kurabiye
bu kurabiyenin tarifini evcini'nden aldım, evde olan malzemelerle olmayanları hafif değiştirerek yaptım, gerçekten nefis oldu söylemeden geçemedim.

masamasa üstü resim..
son olarak, ön odada dikiş dikmeyi bıraktım anormal dağılıyordu, depodan bir masa çıkarttım yukarı ve arka oda atölye gibi oldu.

ve;

kepelek..rahab..
düğme..anchor..